Nurettin Topçu

Nurettin Topçu( 1909- 1975) baba tarafından Erzurumludur. Nurettin Topçu altı yaşında Bezmiâlem Valide Sultan Mektebi'nin ana kısmına yazılır. Burayı bitirdikten sonra Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi (şimdiki İstanbul Lisesi civarında)ne verilir. Mektebi birincilikle bitirir. Daha sonraki yıllarda Vefa İdadisi'ne devam eder. Birinci sınıfta babasını kaybeder. Topçu Vefa İdadisi'nde de sınıflarını birincilikle geçer. Felsefeye bu sıralarda meyletmiştir. Edip Bey, tarihçi Memduh Bey, Celâl Ferdî ve ulûm-ı diniyye hocası Şerafettin Yaltkayadan ders alır. Son sınıf Haziran imtihanında Arapça hocası (Sıfırcı) Salih Bey'den kalır. Bu vaka ona çok tesir etmiştir. Bütün yaz çalışır. İdadi tahsilini İstanbul Lisesi'nde 1927-28 ders yılında edebiyat bölümünü pekiyi derece ile tamamlar.Liseden mezun olan Topçu, kendi kendine Avrupa'ya tahsil imtihanlarına girer, kazanır (1928). Topçu önce Bordo Lisesi'ne nakledilir. İlk yazı denemelerini burada kaleme alır ve üye olduğu Sosyoloji Cemiyeti'ne gönderir. Moris Blondel'i bu lise döneminde tanır. Daha sonra mektuplaşırlar. Burada psikoloji sertifikasını alır. İki sene sonra Strazbourg'a geçer. Üniversitede felsefe tahsil eder. Ahlâk kurlarını tamamlar, sanat tarihi lisansı yapar.Strazbourg'da doktorasını hazırlayan Topçu, Sorbon'a gider, doktorasını verir: "Conformisme et révolte". Bu üniversitede felsefe doktorası veren ilk Türk öğrencisidir. Bu tez Paris'te kitap halinde yayınlanır (Paris 1934). 1934'de yurda döner. Galatasaray Lisesi'nde felsefe öğretmeni olarak görev alır (1935).Yurda döndükten sonra H. Avni Ulaş'ın kızı Fethiye Hanım'la evlenir. Düğün gününün akşamı İzmir Atatürk Lisesi'ne tayin emri gelir. Galatasaray Lisesi Müdürü Behçet Bey, o sene Haziran imtihanından geçmesini istediği altı kişilik bir öğrenci listesini Topçu'ya teklif etmiştir. Nurettin Topçu bu teklife karşı "Eğer bunlar çalışkan talebelerse elbette geçerler"' cevabını verir. Neticede talebelerin bir kısmı imtihanda kalır. Ankara'nın tepkisi ani olur ve Topçu'nun tayini İzmir'e çıkar.Nurettin Topçu Hareket dergisi'ni İzmir'de bulunduğu yıllarda yayımlamaya başlar (1939). Dergi İstanbul'da basılır. Bu arada eşinden ayrılır. Hareket'te yayınlanan "Çalgıcılar yine toplandı" isimli yazıdan dolayı açılan soruşturma üzerine Denizli'ye sürgün edilir. Denizli'de bulunduğu yıllarda Said-i Nursi ile tanışır, o sırada yapılan mahkemelerini takip eder. Daha sonra Haydarpaşa Lisesi'ne tayin edilir. Bir müddet sonra da Vefa Lisesi'ne geçer.
Çocukluk arkadaşı Sırrı Bey vasıtayısla devrin manevi büyüklerinden Hasib ve Abdülaziz Efendilerle tanışan Topçu, bu kişilerden hayatı boyu sürecek etkiler alır, Nakşî şeyhî Abdûlaziz Bekkine Efendi'ye intisab eder. Topçu, Celâl Hoca (Celâl Ökten)dan da İslâmî ilimler yönünden faydalandı.Doktora tezinde bile açıkça görülen Tasavvufi temayülleri Abdulaziz Efendi ile daha bir netlik ve derinlik kazandı. İslami ilimler, Kelam ve İslam Felsefesi konularında yine Celal Ökten'den faydalandı.Daha sonra İmam-Hatip okullarının kuruluşu sırasında Celâl Hoca ile mesaî arkadaşlığı yaptı.Son olarak İstanbul Lisesi'ne tayin olunan N. Topçu buradaki görevinden emekli oldu (1974).
Nurettin Topçu, bir süre Edebiyat Fakültesi'nde H. Z. Ülken'in kürsüsünde eylemsiz-doçentlik yaptı. "Bergson" konusunda doçentlik tezi hazırladı. Fakat kendisine kadro verilmemiş ve muhtelif entrikalarla üniversiteye alınmamıştır. Doçentlik tezi Bergson daha sonra kitap halinde yayınlandı.
27 Mayıs 1960'a kadar uzun yıllar Robert Kolej'de tarih okuttu. 27 Mayıs'tan sonra devrim aleyhtarı olduğu gerekçesiyle buradaki görevine son verildi.
Fikri faaliyetlerini Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Cemiyeti, Milliyetçiler Derneği ve Türkiye Milliyetçiler Derneği'nde sürdürdü.
Topçu, 10 Temmuz 1975'te vefat etmiştir.
Eserleri:
-Conformisme et revolte(İsyan Ahlakı)
-Garbın İlim Zihniyeti ve Ahlak Görüşü,
-Mehmet Akif, -Şehit,
-Türkiye'nin Maarif Davası,
-Komunizme Karşı Yeni Nizam,
-Ahlak Nizamı,
-Yarınki Türkiye,
-Büyük Fetih,
-Var olmak,
-Varoluş Felsefesi,
-Bergson,
-İradenin Davası,
-İslam ve İnsan,
-Devlet ve Demokrasi,
-Kültür ve Medeniyet,
-Mevlana ve Tasavvuf,
-Milliyetçiliğin Esasları,
-Taşralı,
Nurettin Topçu, Ziya Gökalp'ın ırkçı-turancı anlayışın tam aksine Anadolu Milliyetçiliği'ni savundu. Eserlerinde İslam Ruhçuluğu'nu işledi. İslam ekseninde bir Anadoluluk bilincine sahip bir toplum için gayret ediyordu denilebilir.
Nurettin Topçunun İsyan Ahlakından da söz etmek gerekir.Topçu,isyan ahlakını iradenin davası olarak değerlendirmiştir.Ona göre gerçek ve tam idare fertten başlayan, aile ve devlet gibi otoriteleri kabul eden, millet ve insanlık basamaklarından da geçerek Allah'a ulaştıran iradedir.
Dolayısıyla da, isyan ahlakı, bir insanın kendi inanç, düşünce, his, kanaat ve karakteriyle kendini ifade etmesi; taklit, şablonculuk ve basma kalıpçılığa başkaldırması; her meseleyi öz değerlerinin süzgecinden geçirdikten sonra kendi idrak ufku itibariyle yeniden değerlendirmesi ve kendine mal etmesi demektir.Bundan da anlaşılacağı üzere Topçudaki isyan mülahazası nihilistlerin bütün nizami değerlere karşı ayaklanma,devlet dahil hiçbir otoriteyi kabulenmeme ve bohemce yaşama şeklindeki bir mülahazasından fersah fersah uzaktır.
Yazımı son olarak Nurettin Topçunun 'Yarınki Türkiye' kitabındaki farklı bir insanlık tasavvuru ortaya koyan şu enfes cümleleriyle bitiriyorum.
"Yarınki Türkiye'nin kurucuları, yasama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakarlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükafatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemeyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir. Yarinki Türkiye'nin kurucuları, millet ve cemaat uğrunda fedakarlıklar kabullenenlerin artık bulunmadığı cemiyetimizde, muhtelif simada insanları şahıslarında birleştireceklerdir. Onlarda Yunus Yavuz' la birleşecek; Sinan Akif'e uzanacak; Ebu Hanife Huseyin Avni'yi tebrik edecektir. Ve onların eseri olan Yarinki Türkiye, şu temellerin üstünde kurulacak: Anadolu' nun toprağından kaynanan bir kan, cemaat için harcanan emek, bin yıllık bir tarih, otoriteli bir devlet ve ebedi olduğuna inanmış bir ruh...'